Garaj’da öne çıkan hikayelerde bu sayıda, eskilerin 2000’lerde Beyoğlu’nu sallayan MAT grubundan tanıdığı, yenilerin Engin Blues ile dinlediği, ancak bunların üstüne bir de çiçeği burnunda bir yazar olan Engin Yavuz var. Engin’le müzik kariyerindeki değişimleri ve daha da önemlisi yakında çıkacak öykü kitabını konuştuk. Keyifli okumalar!
Garaj: Eski bir Garaj üyesisin sanırım oradan başlayalım mı?
Engin Yavuz: Evet! Şimdi yeni bir uygulama çıkarmışsınız, ben siteyi zamanında çok kullandım. Engin Blues’u hayata geçirdiğim sıralarda Garaj’da çok insan aradım; basçı, davulcu, vokalist filan bir sürü ilan verdim. Çok da başvuru oldu ve güzel insanlarla tanıştım. Özellikle şarkı söyleyecek birini arıyordum ve grubun bas, davul, gitar kemiğini oturtmaya çalışıyordum. Bir ara davulda MAT’tan Onur’la, bir ara da Kerem Eye'yle çaldık. Kafamın uyuşacağı sabit bir vokal bulamayınca kendim söylemeyi öğrendim.
Garaj: Onur deyince 2000’lerde Beyoğlu’nda bir MAT fırtınası estirdiniz. MAT’daki enerjik rock tarzından sonra solo Engin Blues’la yolculuğu nasıl oldu?
Engin Yavuz: Şöyle olmuştu; ben zaten o rock zamanlarında da hep biraz blues çalmak arzusundaydım. Ama gruba ve sahneye pek uymuyordu. Benim kafamda konu şöyleydi, “Ya blues zaten kolay, onu her zaman çalarız.” Sonra gerçekten çalmak istediğimde ve blues parçaları dinlemeye başladığımda o kadar da kolay olmadığını gördüm. 2-3 lick çalınca olacak gibi geliyor ama o harbici amerikalı siyahi abiler gibi çalamıyorsun. Çok dinledim ve çaldım. O bilinen isimler dışında çok geniş bir blues dünyası varmış onu öğrendim.
Hatta o sırada ev paylaştığımız Fransız müzisyen arkadaşın grubuna, grupla blues çalma şartıyla girdim. Hem biraz onların grubu toparladım, çok düzgün çalamıyorlardı, hem de GSÜ yıl sonu festivalinde sahnede blues çalmış olduk. O arada kendi bestelerimi yapayım dedim. İçinde blues ve değişik tarzlar da olan parçaları kaydettim.
Sahne için o sırada İstanbul’da blues çalan mekanları gezdim, çok da yoktu bu arada. Genelde herkes aynı şeyleri çalıyordu. Dinlediğim şeylerle repertuarımı genişlettim ve değişik şeyler çalmaya çalıştım.
Garaj: En iyisi budur diyeceğin kimler kaldı aklında Bluesculardan?
Engin Yavuz: Ya o kadar çok var ki isim seçmek zor. Eski amerikalı siyahi tipleri çok seviyorum, onları taklit etmek imkansız, teknik çalmıyorlar. Onlar gibi çalamıyorsun, rock çalan birine gösterirsen bunlar kötü çalıyorlar diyor. Bir tanesi Freddy King, diğeri de Albert King. BB King’i saymıyorum. 🙂
Garaj: Bir gitarist sorusu: MAT ile her tür rock cover çalıyordunuz ve acayip sahne setuplarınız vardı. Sonra Blues’a geçtin ve 1 gitar 1 amfi 1 pedal gibi minimal bir model çalmaya başladın. O geçiş nasıl oldu?
Engin Yavuz: Güzel soru :) Dev pedal setup’ımız vardı ve direk sisteme giriyorduk. Her bir parçaya ayarlı baya efekt setup’ı vardı. Belki ben o karmaşıklıktan da sıkılmış olabilirim, sadelik arayışındaydım. Bize ilkel gelen o isimler çalabiliyorsa benim de çalabiliyor olmam lazım dedim. İsmi cismi bilinmeyen basit bir gitar aldım, 3 tane single manyetiği vardı. Çalması da tabi epey sade, efektsiz ve zayıf drive’lı. Disiplinli bir şekilde çalıştım. Gerçekten uğraştım. Bir de az önce dediğim gibi şarkı söyleyecek birini aradım ama bulamayınca şarkıları söylemek zorunda kaldım. Söylemeyi de hala sevmiyorum itiraf edeyim. Çalarken söylemek zahmetli, birinden birine konsantre olmak gerekiyor.
Garaj: Senin Spotify’da “Altın Ayı” ve “Haberi Duydun mu?” isimli iki EP var. Ama çok sevdiğimiz “Kıyak” parçası yok. Spotify maceranı biraz anlatır mısın?
Engin Yavuz: Ben ilk Spotify’da yer almaya çalıştığımda bu iş daha çok yeniydi. Kimse nasıl yapılacağını bilmiyordu. Spotify’a senin için yükleyen yabancı bir şirketle çalıştım ama her sene ücret ödemek gerekiyormuş. Vermediğim için, içinde Kıyak’ın olduğu albüm uçtu, artık yok. Sadece yönetmen arkadaşım Aren ile çektiğimiz YouTube’daki klibi duruyor.
Herhalde Spotify işleri şu anda o gün olduğundan daha kolaydır. Devamında yerli bir dijital dağıtımcı ile çalıştım ve o şekilde hallettim. Ama dediğim gibi bugün çok daha kolay, mesela yakın bir tanıdığım evde tek başına geliştirip bir sürü parça yayınladı. Son 5-10 yılda onun gibi yapan binlerce müzisyen var. Bana ilk başlarda çok sordular, ben de elimden geldiğince herkese anlattım.
Garaj: Streaming’ler sayesinde yeni dinleyicin oldu mu? Daha büyük bir kitleye ulaştın mı?
Engin Yavuz: Az da olsa yeni duyanlar ve gelen insanlar oldu. Konserlere geldiler, birebir tanıştık. Çok büyük bir kitle değil tabii ama sayıca az olunca da güzel oluyor. Tek tek konuşabiliyorsun.
Garaj: O halde biraz da yeni yazarlık macerandan bahsedelim. Nedir bu kitap hikayesi?
Engin Yavuz: 2012’den beri bir kitap yazma düşüncesi hep aklımda vardı. Önce biraz deneyeyim demiştim meğer o da baya zor bir işmiş. O zamanlar daha aktif çalıyordum, MAT’tan Fatih’le barlarda blues çalıyorduk. Yazma işini biraz rafa kaldırdım. Sonra bir gün tesadüfen bir arkadaşın bir kitabı bende kaldı. İngilizce bir kitap. Yıllarca ben nereye gidersem benimle geldi bu kitap. Pandemi zamanıydı sanırım, bu kitap karşıma çıktı. Çok kısa hikayelerden oluşuyor, ilginç bir formatı var. Yazar kendine öyle bir sınır koymuş, 12-13 satırlık hikayeler, A’dan Z’ye kadar bir sürü küçük hikaye. “Bundan ben de yazayım” dedim ve yazdım. Birkaç kişiye okuttum onlar da şaşırdı ve çok beğendiler. Sonra devam ettim ve elimde baya birikti. Bunu kitap olarak nasıl yayınlarım diye birkaç kişiye yönlendirdiler derken aradan aylar geçti. Bir sürü yayınevi görüşmesinin ardından biri çok beğendi ve basalım dedi. Bir terslik olmazsa Epona Yayınevi’nden 2024 başında çıkacak. İsmi henüz net değil, yakında duyurusunu yaparım.
Garaj: Müzik devam edecek mi? Uzakta bir proje de var galiba.
Engin Yavuz: Evet yine çok eskiden kalma bestelerim var. Ben gitar çalacağım ama şarkı söylemek istemiyorum, belki geri vokal yaparım. Bir tane kadın solist arıyorum. Bir keyboard ve basit bir perküsyon güzel olur, hatta sahnede bilgisayarlı bir altyapı bile olabilir. Tarzı tarif etmem zor. Mesela akustik bir Simon & Garfunkel gibi hayal edebilirsin. Kafamda bir zaman planı yok. Gerçekten bu işe girecek, hevesli ve ciddi düşünen birilerini arıyorum. Bu sefer daha fazla dinleyiciye ulaşmak istiyorum ve ticari bir proje olarak bakıyorum. Bunun için pazarlama konusunda da desteğe ihtiyacım olacak.
Garaj: Harika! Öncelikle kitabı sonra da yeni müzikleri sabırsızlıkla bekliyoruz!